Bu yazımızda kısaca TCK 191’de düzenlenen Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunu ve bu suçta zincirleme suç hükümlerinin tatbikini inceleyeceğiz.
KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE SATIN ALMAK , KABUL ETMEK VEYA BULUNDURMAK YA DA UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE KULLANMAK SUÇUNUN CEZASI
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiil okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler
ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Uyuşturucu madde kullanma suçu ile Uyuşturucu madde ticareti suçu arasındaki ayrımda failin davranışları, maddenin bulunduğu yer, madde çeşitliliği,madde miktarı gibi belli kriterler dikkate alınır.
KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE SATIN ALMAK , KABUL ETMEK VEYA BULUNDURMAK YA DA UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE KULLANMAK SUÇUNDA KAMU DAVASININ AÇILMASININ ERTELENMESİ KARARININ VERİLMESİ
Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır. Erteleme kararı kolluk birimlerine de bildirilir.
Erteleme süre zarfı içerisinde şüpheli hakkında asgari bir yıl denetim süresi belirlenir.Bu süre denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine veya resen Cumhuriyet savcısının kararı ile altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilir.
Kişi erteleme süre zarfı içerisinde; yükümlülüklere ve tedavinin gerekliliklerine uymamakta ısrar ederse, tekrar uyuşturucu bulundurur veya uyuşturucu kullanır ise hakkında kamu davası açılır. Erteleme süresi içerisinde aynı suçun tekrar işlenmesi halinde bu bir ihlal nedeni sayılır ve ayrıca soruşturma ve kovuşturma yapılmaz.
Şüpheli, erteleme süre zarfında yükümlülüklere uyar ve ihlal yapmaz ise beş yılın sonunda hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir.
Çok merak edilen hususlardan biri de TCK 190 veya TCK 188 kapsamında açılan davalarda suç vasfının TCK 191 olduğu anlaşılırsa ne olacağıdır. Bu hususla ilgili de TCK 191/8’de hüküm mevcut olup kişi hakkında Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi kararı yerine tekerrüre esas sabıka durumuna bakılmaksızın hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verilir. Fakat verilen bu karar Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi niteliğindedir.
Uygulamada sıklıkla Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi kararı sonrası ihlal niteliğinde eylemler nedeni ile şüpheli hakkında kamu davası açılmaktadır. Açılan kamu davasında , Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararının usule uygun tebliğ edilip edilmediği, verilen kararda kanun yollarının gösterilip gösterilmediği hususunun mahkemece denetlenmesi gereklidir. Kanun yollarının gösterilmemesi, kanun yollarının hatalı gösterilmesi ya da usule uygun tebligat yapılmamamış olması halinde mahkemece durma kararı verilmesi gereklidir.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının içeriğinde, şüphelinin bu karara itiraz hakkı bulunduğuna ilişkin, itiraz süresi ve merciinin gösterilmemesi suretiyle usulüne uygun bir yasa yolu bildirimi yapılmaması usul ve yasaya aykırıdır.
(Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/9894 E. , 2022/9007 K.)
KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE SATIN ALMAK , KABUL ETMEK VEYA BULUNDURMAK YA DA UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE KULLANMAK SUÇUNDA ZİNCİRLEME SUÇ HÜKÜMLERİNİN TATBİKİ
Yerleşik Yargı kararlarına göre erteleme kararının kesinleşmesinden önceki tüm eylemlerin suçun temadi etme özelliği karşısında tek suç, sonraki ilk eylemin ihlal, ihlalden sonra kamu davası açılıncaya kadar gerçekleşen tüm eylemlerin zincirleme suç, kamu davası açıldıktan sonra işlenen eylemlerin ise ayrı suç olarak değerlendirilmesi gerekir.
Somut örnek vermek gerekir ise;
01.01.2025- 01.02.2025 tarihlerinde uyuşturucu madde kullanan ve hakkında 10.02.2025 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşen şüphelinin eylemleri tek suç içerir.
01.03.2025 tarihinde şüphelinin tekrar TCK 191’deki suçu işlemesi halinde işlenen yeni suç ilk ihlal olacak ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmayacaktır. Şüpheli hakkında açılacak olan kamu davasında şüpheliye tek bir ceza verilecektir.
Şüpheli hakkında 01.05.2025 tarihinde de kamu davası açıldığını varsayar isek 01.05.2025 tarihine kadar işlenecek olan yeni suçlar zincirleme suç hükümlerine tabi olacak, kamu davası açıldıktan sonra işlenecek suçlar ise ayrı bir suç oluşturacaktır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması halinde tek ceza verilecek fakat verilecek ceza 1/4 ile 3/4 arası arttırılacaktır. Bu sebeple birden fazla dosyası olan şüphelilerin UYAP kayıtlarının incelenmesi zincirleme suç hükümlerine tabi mahsup edilecek dosya olup olmadığı hususunun tespiti açısından önem arz edecektir.
Bazı mahkemelerce eylemler arasında geçen süreye göre sanığın suç kastının yenilendiği kabul edilerek zincirleme suç hükümleri uygulanmamakta olup kanaatimizce bu tespit hatalıdır. Kamu davası açılıncaya kadar olan tüm eylemler zincirleme suç hükümlerine konu olmalıdır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair bazı yargı kararları aşağıdadır.
“Dosyamızda bu kapsamda yapılan değerlendirmede, Bakırköy 13. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/160 Esas ve 2031/433 Karar sayılı ilamının 31/05/2013 tarihinde kesinleşmesi nedeni ile dosyaların birleştirilmesine imkan bulunmadığı, bu dosyadaki suç tarihinin 03/10/2009, iddianame tarihinin 19/02/2010 olduğu, istinaf incelemesine gelen dosyadaki suç tarihinin ise 16/02/2010 ve iddianame tarihinin 31/03/2010 olduğu, dolayısıyla 19/02/2010 tarihinde ilk iddianamenin düzenlendiği ve hukuki kesintinin meydana geldiği, bu tarihten önce işlenen uyuşturucu madde kullanma eylemlerinin TCK 43/1 maddesi kapsamında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasını gerektirir nitelikte oldukları…”
(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4.Ceza Dairesi 2018/1642 E. , 2018/2426 K.)
Sanık hakkında, incelemeye konu 07/03/2016 tarihli eylemi nedeniyle 12/04/2016 tarihli iddianameyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dava açıldığı ancak UYAP sorgulamasında 29/02/2016 tarihli başka bir eylemi nedeniyle de 12/04/2016 tarihli iddianame ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan başka bir dava açıldığı ve Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/428 esas sayılı dosyasında derdest olduğu, ayrıca 07/03/2016 tarihli eylemi nedeniyle 12/04/2016 tarihli iddianame düzenlenmeden önce 26/03/2016 tarihli başka bir eylemi nedeniyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan dava açılan sanık hakkında İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 21/11/2018 tarih ve 2018/289 esas 2018/362 karar sayılı ilamıyla mahkûmiyetine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, üç suç arasında hukuki kesintinin bulunmadığı anlaşılmakla”
(Yargıtay 10.Ceza Dairesi 2021/7294 E., 2021/11585 K.)
“Dava dosyası kasamına göre sanığın 01.12.2009 tarihli eylemi nedeniyle 18.01.2010 tarihinde iddianame düzenlendiği, 22.12.2009 tarihli eylemi nedeniyle de 19.01.2010 tarihinde iddianame düzenlendiği, her iki suçun da ilk iddianamenin düzenlenme tarihinden önce işlendiği ve hukuki kesinti bulunmadığı, anılan iki eylemde de sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu dikkate alınarak bu eylemlerin bir suç işleme kararı icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, birleştirilen dosyalar dolayısıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43 üncü maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden hüküm kurulması Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.”
(Yargıtay 8.Ceza Dairesi 2024/14375 E. , 2024/8523 K.)
AVUKAT ÇAĞATAY PEHLEVAN
KOCAELİ BAROSU- 3220